YALANIN GÖLGESİNDE DEĞİL, GERÇEĞİN IŞIĞINDA YÜRÜMELİYİZ.

“Yalanın gölgesinde değil, gerçeğin ışığında yürümeliyiz!”
Merhaba,
Bu hafta sizlere, Çift Düşünce ve Algı Yönetimi üzerine bir yazı hazırladım. ÇİFT DÜŞÜNCE NEDİR? Çift düşünce; birbiriyle çelişen iki inancı, iki zıt düşünceyi, iki farklı yönü, aynı anda kabul etme ve bu çelişkiyi sorgulamadan normalleştirme durumudur.
Çift düşünce; toplumların düşüncelerinin kontrol altına alınması için kullanılan bir kavramdır.Örneğin, “Savaş, barıştır” veya “Cehalet, güçtür” gibi paradoksal sloganlarla, otoriter rejimler tarafından gerçekliği manipüle etme aracı olarak kullanılmaktadır. Özellikle İstihbarat servislerinin algı yönetimi teknikleri içerisinde, tarih boyunca toplumları yönlendirmek veya düşmanları manipüle etmek için kullanılmıştır. İstihbarat servisleri, toplumda çift düşünceyi tetiklemek için şu yöntemleri kullanır.
Önce Medya Kontrolünü ele geçirirler. Tekelleşmiş medya aracılığıyla çelişkili mesajların normalleştirilmesini sağlarlar. Konuşulan dili manipüle ederler. “Terörist” veya “özgürlük savaşçısı” gibi kavramların anlamlarını zihinlerde yeniden tanımlanmasını sağlarlar. Ve en önemlisi tarihi yeniden yazmaya çalışırlar. Geçmiş olayları çarpıtırak yönettikleri ülkelerdeki kukla iktidarların meşruiyetinin sağlamak isterler.İnsanlara birbirilerine “VATAN HAİNİ” olarak suçlatırlar.

İstihbarat örgütleri, tüm dünyada bu taktikle çok başarılı olmuşlardır. Propaganda ve dezenformasyon amaçlı olarak, Medya, sanat ve eğitim kurumları aracılığıyla kendi ideolojilerini yaymışlardır. Günümüzde tüm sosyal medya teknolojileri istihbaratların kontrolündedir.Sahte hesaplar aracılığıyla yanlış bilgi yayılımı ile Gerçekliği bulanıklaştırmak için psikolojik manipülasyon yapmışlardır.Sürekli olarak insanların hafızalarında gerçeklik algısını sorgulatmışlardır.Örneğin, eğitim kitaplarını özellik ile de tarih kitaplarını sistematik olarak yanlış bilgiler ile doldurulmuşlardır.

Ayrıca bilinçli olarak aşırı bilgi yüklemesi yaparak, İnsanları doğru ile yanlış arasında seçim yapamaz hale getirmişler, çelişkili verileri kasıtlı olarak yaymışlardır. Ve bunu yaparken de , devletlerin içerisine yerleştirdikleri en alt kadrodan en üst kadroya kadar olan tüm personellerini kullanmışlardır.
Hak ile batılı, Helal ile Haramı, Gerçek ile Yalanı seçemez hale getirerek, İnsanların neye inanacaklarını şaşırtır bir hale getirmişlerdir. Sürekli olarak korku ve güvenlik konuşmaları yaparak, “düşman” “öteki” yaratılarak toplum içerisinde insanları birbirine hedefe göstererek ayrışma, kargaşa ve kavga çıkarmışlardır.
Yaşadığımız çağda İnsanlık, gerçekten büyük bir bilmecenin içersindedir. Tabi biz kendimizi diğer milletlerden ayrı tutmalıyız.
Bizim, “Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir, tanımadım.”diyen bir liderimiz var.
Bizim, “Doğruyu söylemekten korkmayınız.” diyen bir Ahlak öğretmenimiz var.
Bizim, “Hayatta zor ve mümkün olmayan bir iş yoktur.” diyen bir yaşam koçumuz var.
Bizim, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.” diyen bir komutanımız var.
Bizim, “Hiçbir zaman, ümitsiz olmayacağız;çalışacağız memleketi kurtaracağız.” diyen bir ATAMIZ var.
Bazı insanlar vardır, Güneş gibi sonsuz bir enerjiye sahiptir.Düşünceleri Güneş ışığı gibi zihinleri aydınlatır. ATATÜRK BİR GÜNEŞTİR. Bizler zor zamanlarımızda Atatürk gibi düşünürüz.Gökten bir kurtarıcı beklemeyiz.O kurtarıcı biz oluruz.Biz biliriz ki, eylemeye geçmeyen insana hakkın yardım eli uzanmaz. Biz Türk Milleti biliriz ki; Yeryüzünüzde HAKKIN TECELLİSİ HALKIN ELİ İLE OLMUŞTUR.VE YİNE ÖYLE OLACAKTIR.
Unutmayalım ki Güneş balçık ile sıvanmaz, biz güneşi kaldığımız karanlıklarda göremiyoruz diye Güneşin varlığını yok etmiş olabilir miyiz?Gözlerimiz kör diye, Aklımız tutuldu diye, Kalbimizde sevgi kalmadı diye, Güneşin varlığını yok etmiş olabilir miyiz? Güneşin ne suçu var? Uyuyorsak karanlık gecelerde, Aydınlık gündüzlerde…
Bodrum’da yaşayan her bir İnsanın birbirine Gökyüzünden gelen ışık olması dileğimle, Sayın Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile bitiriyorum.
“Gizli iş, gizli kalmaz.Er geç meydana çıkar. İyisi mi başından açık olun!”
Hoşçakalın.
Aykut Bayraktaroğlu
Bodrum, 10.04.2025