Sendikanın basın açıklamasına KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) üyelerinden de katılım oldu. Sendikanın Bodrum Temsilcisi Ufuk Senem tarafından okunan basın açıklamasında; “Bu yasa, halktan değil; sermayeden yana yazılmıştır. Bu yasaya karşı mücadele, yalnızca bir bölgenin değil,Türkiye’nin dört bir yanındaki tüm yaşam alanlarının,tüm halkın, tüm emekçilerin mücadelesidir. Yüzeyde “yenilenebilir enerji yatırımlarının önünü açmak” amacıyla hazırlandığı söylenen bu yasa teklifi, gerçekte doğanın, tarımın ve kırsal yaşamın topyekûn tasfiyesini hedefleyen bir yağma planıdır. Zeytincilik Kanunu’ndan Mera Kanunu’na, Çevre Kanunu’ndan Elektrik Piyasası Kanunu’na kadar pek çok düzenleme, şirketlerin lehine olacak şekilde yeniden yazılmıştır. Zeytinlikler “taşınabilir” sayılarak maden ve enerji projelerine açılmak istenmektedir. Mera alanlarının “kamu yararı” bahanesiyle özel yatırımlara tahsisi kolaylaştırılmaktadır. ÇED süreçleri işlevsizleştirilmekte, kurumların sessizliği “olumlu görüş” sayılmaktadır. Kaçak tesislere af getirilmekte, izinsiz yatırımlar yasallaştırılmaktadır. MAPEG’e (Maden ve Petrol işleri Genel Müdürlüğü) olağanüstü yetkiler tanınmakta, bürokratik denetim mekanizmaları by-pass edilmektedir. Kurulacak yeni bir “Üst Kurul” eliyle, Cumhurbaşkanlığı nezdinde tüm süreçler merkezileştirilmektedir. Maden sahalarında ki Rehabilitasyon zorunluğunun şirketler üzerindeki baskısı azaltılıyor. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Zeytinlik alanların taşınması mümkün değildir. Hiçbir bilimsel bakış açısı bunu kabul etmez” diyerek konuşmasının devamında;
“Yüzbinlerce dikili zeytin ağacının oluşturduğu ekosistem, toprağın yapısı, mikrokliması, çevresindeki bitki örtüsü, böcekler, kuşlar ve yerel su döngüsüyle birlikte bütünsel bir varlıktır. Ağaçları taşımak demek, o toprağın hafızasını, iklimini, biyolojik çeşitliliğini, yüzlerce yıllık üretim bilgisini de taşımak demektir. Tarımın sürdürülebilirliği, ağaçların değil, toprağın yaşamasıyla mümkündür. Ve bu mümkün değildir. Zeytinlikler taşınamaz; çünkü onlar bir ürün değil, bir yaşam alanıdır. Bu yasa, tarım alanlarının enerji ve maden şirketlerinin ihtiyacına göre “yeniden düzenlenmesini” değil, tümüyle yok edilecektir. Bu düzenleme yasalaşırsa mevcut alanlarda ki tahribat daha da artacak. Yeni ruhsatlar çok kolay verilecek. Ormanlar, Meralar, Tarım alanları, Yeraltı su kaynakları yani bütün doğa kamu yararı adı altında sermayeye devredilecek.Hukuksuz projeler izinlendirilecek, denetimsizlik kalıcı hale gelecek” görüşlerine yer verdi.
Eyleme destek verenler içerisinde yer alan Bodrumlu rehber Didem Sanver; “Ülkemizin doğal kaynak ve zenginliklerinin yağmasında yeni bir aşamaya geçilmesi anlamına gelen bu yasal düzenleme ile sanki memleket topraklarını savaş ganimeti sayıp ne varsa talan edecekler. Çiftçinin emeği, yüzyıllardır süren kültürel birikim, Türkiye’nin doğal zenginlikleri.. Hiçbiri bu yağmacılar için önemli değil. Talanın bir ayağı madenciler, diğeri ise enerji şirketi holdingler, hiçbir izine gerek olmadan faaliyetlerine devam etmek istiyorlar. ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme), orman izinleri ve imar izinleri gibi işlemleri bürokratik engel gibi gören AKP hükümeti, büyük holdingler için bütün bu süreçleri geçersiz kılma uğraşında. Yağmacı holdingler ve holdinglere hizmette sınır tanımayan AKP hükümeti apar topar yasa önerisini meclisten geçirmeye çalışıyorlar. İzin vermeyeceğiz. Kömür öldürür, zeytin yaşatır” ifadelerini kullandı. Tatilcilerin çevredeki esnafında alkışlarla destek verdiği eylemde; “Kömür öldürür. Zeytin yaşatır” , “Havama, suyuma, toprağıma dokunma” sloganları atıldı.
BODRUM
1 gün önceBODRUM
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceBODRUM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceBODRUM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
altıntı deneme yorumu
adsadadasdadsadasdsadada